HAKKIMIZDA
Sirkecibaba güvencesi
Her aşamasında özen gösterilen bir emek ürünü. Sabırla olgunlaşan şifa kaynağı. Kendinizi zinde hissetmenize yardımcı bir iksir. uzaklarda aramayın, sadece bir mesaj kadar yakınınızda...
Sirkecibaba; sirkelerini, özenle toplanan ilaçsız elma, kiraz, siyah üzüm, nar ve alıçlardan, doğal sürecinde, ekstra hiç bir katkı ve işleme tabi tutmadan oluşmasına imkan tanır.
Organik doğal fermente sirke; vitamin, mineral, fenolik maddeler, organik asitler ve antioksidan zenginidir. Sirke kadim zamanlardan bu yana enfeksiyon, iltihap ve ülserlerin temizlenmesinde kullanılmıştır. Sirke ve baldan yapılan oksimel, Hipokrat ve arkadaşları tarafından sürekli-öksürük tedavilerinde kullanılmıştır.
Sirkecibaba yan etkileri faydalarıyla yarışan trilyon bütçeli ilaçlar yerine en çok faydası ve lezzeti olan doğal fermente sirke çeşitlerini en doğal haliyle sunar.
DOĞAL FERMENTE SIRKE IMALATI
Sirkecibaba nasıl doğdu?
Üniversite yıllarıydı.
Göğüs kafesimin alt kısmında en büyüğü bozuk para ebatında kızarıklıklar oluşmaya başlamıştı. Bana herhangi bir zararı olmadığı için görmezden geldiğim bu kırmızı lekeler kasıklarımda da başgösterince doktora gitmeye karar vermiştim.
Sakarya Devlet Hastanesi’ndeki cilt doktoru (hatırladığım kadarıyla tam bir teşhis koymadan) kortizonlu krem reçete etmişti. Mecburen bu ilacı kullandım. Cildimdeki lekeler tamamen kaybolmamıştı…
Aradan yıllar geçmişti.
Zannederim bir yaz günü, seneler önce muzdarip olduğum lekeler yine aynı yerlerde boy göstermeye başladı. Bu sefer Üsküdar Mihrimah Sultan Hastanesi’ndeki eski bir aile dostumuz olan cilt doktoruna müracaat ettim. Zayıf denilebilecek kadar ince, kar miktarında olmasa da oldukça beyazlamış saçları ile ancak bir hekimde bulunması gerektiği gibi keskin gözlere sahip Dr. Gürbüz bey, lekeleri şahin bakışıyla muayene ettikten sonra ne derse beğenirsiniz!
“Bunlar cilt mantarı!”
“Gerçekten mi?” dediğimi hatırlıyorum.
Çünkü yıllar önce böyle bir teşhis konulmamış ve reçete edilen ilaç da yanlış teşhise göre verilmişti. Bunu Gürbüz Bey’den öğrenmiştim…
Dış görünüşü itibariyle bize (ailemize) İbn Sina gibi gelen Gürbüz Bey doğru reçeteyi verdi ve kısa zamanda ilaçlar etkisini gösterdi.
Ancak…
Bu illetin kalıcı tedavisi yoktu; yani lekeler tamamen yok olsa bile tekrar nüksetme olasılığı yüksekti. Bu nedenle her ayın ilk üç günü belirli hapları ve nosyonları kullanmam gerekiyordu…
Yer İstanbul olunca hayat da yoğundu. Bu yoğunlukta her ayın ilk üç günü bu tedaviyi hatırlayıp uygulamak mümkün olmamıştı.
Yıllar içinde Gürbüz Beye’e defalarca gittim… geldim…
Göğsümdeki lekeler geçse de kasıklarımdakiler kaldı. Gürbüz bey ‘tekrar gelmemi, kasıklar için farklı bir tedavi uygulayacağını’ söyledi ancak bende bir daha gidecek enerji kalmamıştı.
Bıraktım kendi haline bu inatçı cilt mantarlarını…
Ancak onlar beni bırakmadı.
Hayatımın o güne kadar yaşadığım en zor bir döneminde kendilerini tekrar hatırlattılar. Hem de artmış bir vaziyette.
Ne yapabilirdim? Acaba bu istenmeyen misafirleri nasıl ortadan kaldırabilirdim?
ORGANİK ELMA SİRKESİ MUCİZESİ
İnternette araştırma yaparken bu rahatsızlığa organik elma sirkesinin iyi geldiğini öğrendim. Tavsiye edilen özellikle doğal fermente organik elma sirkesiydi.
Kayın validem yıllardır yapardı bu sirkeyi. Ancak ne bende ne de yakın çevremde sirkenin mahiyetine ve faydalarına dair çok fazla bilinç yoktu. Organik elma sirkesi bizim için olsa olsa bir salata sosuydu.
Cildimdeki lekelerin oldukça rahatsızlık verdiği bir günün sabahında buzdolabında doğal fermente organik elma sirkesi bulunduğunu hatırladım. Ve yarı yarıya su ile incelttiğim sirkeyi inatçı cilt mantarlarına uyguladım.
İlk başta ne yalan söyleyeyim çok umutlu değildim. Öyle ya yıllardır onca ilaca rağmen tam anlamıyla tedavi olmayan cilt mantarına bu sirke mi iyi gelecekti!
Ancak daha ilk günden itibaren, rengi kıpkırmızı olan, cilt lekeleri açılmaya başlamıştı. Rahatsızlık hissi de birinci günün akşamında yok olmuştu.
Günde iki sefer uygulama neticesinde 15 yıldır muzdarip olduğum cilt mantarları yaklaşık iki haftada tamamen ortadan kalktılar.
Yaşadığım bu hadise bizi organik elma sirkesi hakkında yoğun bir araştırma sürecine yöneltti. Günlerce bu mucizevî iksiri araştırdık. Öğrendikçe doğal fermente sirkeye olan hayranlığımız arttı.
Artık biliyorduk ki organik, doğal bir sirke, zannettiğimizden çok daha faydalıydı. Ancak ne yazık ki unut(tur)ulmuş bir şifa kaynağıydı. Yani tam anlamıyla bir ‘yitik şifa’.
Ne yapabilirdik, bu yan etkisiz şifa kaynağını insanlara nasıl anlatıp onlarla buluşturabilirdik?
Derken nasıl yapıldığını da araştırdık. İnternet ortamı dipsiz kuyu gibiydi; birbirinden farklı çok fazla tarif vardı.
En iyisi yaparak denemekti.
Denedik; farklı tarifleri bizzat yaparak en saf ve lezzetli doğal fermente organik sirkeye ulaşmaya gayret ettik.
Ulaşabildik mi?
Bu da sizin kararınız…
SIRKE ALMADAN ÖNCE NELERE DIKKAT EDILMELI?
Doğal fermente sirke içeriğinde barındırdığı yan etkisiz şifa kaynakları nedeniyle her insanın mutlaka kullanması gereken bir ürün.
Ancak nedense sirke değince aklımıza hep o market raflarında görmeye alışık olduğumuz adı sirke tadı ve kokusu ağır sıvılar geliyor.
Çünkü yıllarca sirke diye onları bilip kullanmışız. Modern hayatın hızı sirkenin de oluşumunu hızlandırarak (normal şartlarda sirkenin fermente süreci en az bir buçuk aydır) bizi bu lezzet ve tattan soğutmuş.
Doğal fermente bir sirkenin kokusu ağır değildir, tadı da hiç suyla karıştırmadan içilebilecek kadar güzeldir. Oysa market raflarındaki fabrikasyon sirkeler bunun tam tersidir. En az bir buçuk ayda doğal fermantasyon yoluyla oluşması gereken sirkeyi 1-2 saatte yapmak için verilen, kimyasal asetik asit fabrikasyon sirkeleri ağza alınamaz hale getirmektedir.
Bu gerçek de bizi hadis-i şeriflerde bile tavsiye edilen, geleneksel tıpta yıllarca kullanılmış, günümüzde de üzerinde yapılan onlarca bilimsel çalışma ile sayısız faydası ispatlanmış sirke gibi bir nimetten soğutup uzaklaştırmıştır.
O halde ne yapılmalı, doğal sirke almadan önce nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle sirke algımızı değiştirerek işe başlayabiliriz. Yani fabrikasyon sıvıları sirke diye evimize ve ağzımıza almaktan kaçınmalıyız.
Çoluk çocuğumuza ve yakınlarımıza sunacağımız sirke mutlaka doğal fermente sirke olmalı.
Fermente sirke ilk başta dış görünüşüyle kendini belli eder; rengi çok berrak değildir, dibine çökmüştür. Tat olarak da; boğazı hafif yakmakla beraber, insanı irite etmez. Bariz bir meyve aroması vardır.
Her sirkenin kendine ait öne çıkan bir özelliği olmakla beraber, elma sirkesi en faydalı sirkedir. Doksan civarında mineral ve vitamin içerir. A vitamini, B1 ve B2 vitamini, B6 vitamini, C vitamini, E vitamini, demir, bakır, sodyum, kalsiyum, magnezyum ve manganez içeren elma sirkesi doğal sirke almadan önce vereceğiniz en önemli karar olmalı.
Sirke doğal fermente bile olsa fermantasyon sürecini hızlandırmak için içerisine nohut, ekmek, tuz v.b. maddeler konulanlardan olmamalı. Çünkü bu maddeler saf sirkenin tadı, kokusu ve aromasını gölgeleyecektir.
Piyasada farklı markaların doğal fermente sirkesini bulmak mümkündür. Bu durumda, özellikle sirkeyi hayatınıza yeni dahil etmek üzere iseniz, en lezzetlisini tercih etmelisiniz ki tanışıklığınız uzun soluklu, faydası ömür boyunca sizinle olsun.
Bu durumda yapabileceğiniz en güzel şey bu konuda tecrübesi olan bir yakın veya tanıdığınızdan yardım istemektir. Unutmamalısınız ki bir ürünün sağlıklı reklamı onu bizzat deneyen birisinin tavsiyesidir. Güvenilir birisinin tavsiyesi üzerine satın alınan bir ürün kolay kolay yanıltmaz.
Onu da bulamazsanız doğal sirke almadan önce internete müracaat ederek kullanıcı yorumlarından yardım alabilirsiniz. Son yıllarda yaygınlaşan kullanıcı yorumları doğal elma sirkesi almadan önce de en büyük yardımcınız olacaktır.